Mesnevi (Cilt 5) by Mevlana

Mesnevi (Cilt 5) by Mevlana

Author:Mevlana
Language: eng
Format: mobi
Published: 2011-03-29T10:30:58+00:00


Ey Eyaz, bir çarık parçasına şu sevgi nedir? neden bir put gibi ona aşıksın? Mecnun gibi kendi Leyla'dan yüzünü çevirmişsin de bir çarığı kendine din, iman edinmişsin. İki eski çarığa niceye kadar bir taze sözler söyleyecek, cansız bir şeye ezeli sırrı açacaksın?

Ey Eyaz, Araplar gibi sevginden çöllerde kalan çadır yerlerine, oralardaki döküntülere uzun, uzun hitap ediyorsun. Çarığın göçüp giden hangi sevgiliden kalma? Pöstekin, sanki Yusuf'un gömleği. Hıristiyan gibi hani, gider de keşişe bire yıllık sucunu, yaptığı zinaları, kalbinden geçirdiği kötülükleri sayıp döker.

Keşiş, suçunu bağışladı mı, onun affını Tanrı affı bilir. Halbuki o papaz, ne suç bilir, ne adalet. Ama aşk ve inanış pek kudretli bir sihirbazdır. Dostluk ve vehim, yüzlerce Yusuf yaratır. Büyü zaten Harun'la Marut'tan kalmadır.

İnsan, sevgilinin hatırası ile bir suret yaratır. O suretin çekişi, seni dedikoduya sevk eder. Suretin önüne varır, yüz binlerce sır dökersin, dostun dosta sır söylemesi gibi. Halbuki ortada ne bir suret vardır, ne bir heykel. Öyle olduğu halde ondan yüzlerce Elest duyulur, bundan yüzlerce Bela.

Nitekim gönlü yaralı bir ana da yeni ölmüş yavrusunun mezarına, candan yürekler sırlar söyler. O cansız toprak, ona diri görünür. O toprağı diri ve canlı sanır, o toprak yığınının gözü, kulağı vardır zannına kapılır. Onca toprağın her zerresi duyar, o coştu mu, feryadını işitir, anlar. O toprağı, adeta duyurur sanır. Şu büyücü aşka bak hele. Ana, çocuğunun mezarının toprağına anbean gözyaşları ile kapanır, yüzünü gözünü sürer.

Oğlu diriyken bile o canının canına, o can yavrusuna asla böyle yüzünü gözünü sürmemiştir. Fakat bu ölümden birkaç gün geçti mi sevgisinin ateşi yatışır. Ölüye karşı aşk ebedi olmaz ki. Sen, cana canlar katan diriyi sev.

Bu acı geçti mi o mezarın karşısında durmaktan yorgunluk gelir, uykusu gelir. Cansız bir şeyden ancak cansız bir şey doğar. Çünkü aşk, afsununu çalmış, gitmiştir. Ateş sönüverdi mi kül kalmıştır. Gencin aynada gördüğünü ihtiyar, tamamı ile kerpiçte görür.

Pir, senin aşkındır, sakalı da ak olan değil. Pir, yüz binlerce ümitsizin elinden tutandır. Aşk ayrılık aleminden suretler düzer. Fakat insan hakiki sevgili ile buluştu mu tasavvur bile edilmeyen tasvire bile sığmayan hakikat meydana çıkar da, der ki: Aklın ve akıllının da aslının aslı benim, sarhoşun da. Suretlerdeki o güzellik, bizim aksimizdir.

Şimdi perdeleri kaldırarak, güzelliğimizi vasıtasız gösterdik. Çünkü benim aksimle çok uğraştın, nihayet zatının tecrit kuvvetini buldun. Bu taraftan benim cezbem gelince Hıristiyan, arada papazı görmez. Halbuki o, papaz perdesinin ardındaki Tanrı lütfundan bağışlanmasını, o lütuftan cürüm ve hatanın yarlıganmasını diler.

Bir taştan bir kaynak çıkıp aksa taş, artık o akar suyun içinde gizli kalır. Ondan sonra artık kimse ona taş demez. Çünkü o taştan o inci çıkıp akmaktadır. Bu suretleri kaseler bil. Bu kaselere, Hak ne dökerse o dolar.

Eyaz, çarığın sırrı nedir? söyle. Bir çarığa bu kadar niyazın nedir? söyle de Sunkur'la arkadaşın Bekbaruk duysun, pösteki ile çarığın sırrının sırrını anlasın.

Eyaz kulluk senden nurlandı. Nurun, aşağılık alemden kurtuldu gökyüzüne yüceldi. Senin yüzünden kulluk, hür kişilerin hasret çektikleri bir şey oldu. Sen, kulluğa hayat vereli hürler bile kulluğa özenir oldular. İnanmış adam ona derler ki her hususta kafir bile onun imanına haset etsin, özensin.

Bu söz, hadde hesaba sığmaz... Ey Eyaz, sen şimdi ahvalini söyle. Senin ahvalin, bir yenilik madeninden meydana gelmede.



Download



Copyright Disclaimer:
This site does not store any files on its server. We only index and link to content provided by other sites. Please contact the content providers to delete copyright contents if any and email us, we'll remove relevant links or contents immediately.